Herkese merhaba, resimde görmüş olduğunuz şiir 11 yaşındaki bir erkek çocuğuna ait. Şiiri okuduğunuzda neler hissettiniz? Aklınızdan ne geçti?
Muhtemelen 11 yaşındaki çocuğun şiir yazabilme becerisine sahip olmasının ne kadar da hoş olduğunu düşündünüz değil mi? Bu onun duygusal zekâsının yüksek olduğu izlenimini uyandırıyor ilk başta. Belli ki ince ruha sahip ve düşünceli bir çocuk.. Ancak şiirin başlığına da bakın. Ne kadar da ürpertici: “CEZA” 11 yaşındaki çocuk neyin cezasından bahsediyor olabilir ki?
Ailesi tarafından sürekli sözel şiddete maruz kalan bir çocuk
Şiiri alıp her mısranın üzerinde tek tek durarak değerlendirmeye başladık hocalarımızla. Mısraların arasında ne suçu olduğunu bilmediği halde ebeveynleri tarafından yargılanmış bir çocuğun sitemkâr ifadeleriyle karşılaşıyoruz.
- Ne kadar da üzülmüş yaşadıklarına değil mi hocam, baksana kalkmış üzerine şiir yazmış.
- Evet Merve Hocam, yavrum kıyamam baksanıza sonuna bir de “Hiç mi çocuk olmadınız siz?” diyerek ailesini empati kurmaya davet etmiş.
- Evet, evet kendince farkındalık oluşturmaya çalışmış anne babasına, Nilüfer Hocam. Yalnız ah şu anneler babalar yazmasına da bakın! Bir an önce önlem alınmazsa bu çocuğun ergenlik döneminde depresyon ve benzeri problemlerle karşı karşıya kalması muhtemel. Çünkü çocuğun aile içerisinde maruz kaldığı şiddet, ceza, yargılanma, hakarete uğrama ve benzeri davranışlar, onun duygusal ve davranışsal yönden problem yaşamasına sebep oluyor. Bildiğiniz gibi suçluluk hissi ile büyütülen çocukların ilerleyen yaş dönemlerinde depresyona girme ihtimalleri de oldukça yüksektir.
- Bak işte doğru bir noktaya değindin Gülbahar hocam. Çocukluk döneminde yaşanan problemler o dönemde çözüme kavuşturulmazsa ileride muhakkak ortaya çıkıyor. Bugünün yetişkinlerinde gördüğümüz iç sıkıntılarının, buhranların, deprosyanların hiçbiri sebepsiz değil. Muhakkak geçmişte halledilmemiş, çözüme kavuşturulmamış problemlerden kaynaklı olduğuna defalarca şahit olduk.
- Evet Nilüfer Hocam hatta şöyle bir durum da var. Olumsuz davranışlarla büyütülen çocuk, yetişkin olduğunda aynı davranışları kendi çocuğuna da uyguluyor. Nasıl ki ceza alarak büyütülmüş bir çocuk cezasız eğitimin mümkün olmadığını düşünür. İşte böyle şiddet görerek büyütülmüş bir çocuğun da ilerde bir ebeveyn olduğunda kendi çocuklarına şiddet uygulama ihtimali yüksektir. Çünkü biz insanlar büyüdüğümüz ortamda alışkın olduğumuz yetiştirilme tarzını benimseriz. Doğru ya da yanlış olması fark etmez. Çok az ebeveyn yanlış yöntemlerle yetiştirildiğini fark eder ve aynı davranışı kendi çocuklarına uygulamamak için değişmesi gerektiğini bilir.
- İşte bizim sorunumuz da bu ya Merve Hocam, değişime müsaade etmeyen aileler. Çocuğun da şiirde yazdığı gibi sanki kendileri hiç çocuk olmamış gibi. Oysa onlar da bir zamanlar çocuktu. Ebeveynler çocuklarında görülen yanlış davranışı değiştirebilmek için ceza yöntemine başvuruyorlar ama oysa bilseler ki bu ceza aslında önünde sonunda kendilerine verdikleri bir ceza, daha bilinçli davranırlar.
Maalesef bunun farkında değiller. Parmağımız kanadığında hissettiğimiz fiziksel acı, yara kapanana kadar sürer en fazla. Sonra bir daha o acıyı hissetmeyiz. Oysa ceza ve şiddetin neden olduğu duygusal acılar, fiziksel acılar kadar çabuk kabuk bağlamaz. Aksine duygusal acılar oldukça sinsidir. Kabuk bağlar gibi görünür taa ki biz birer yetişkin olana kadar.